Emanetti flu bu saatlere ve inşaattın yarım kalmışlığımdaA.
Çok sigara içiyorsun bile diyemiyorum, özür dilerim
Çünkü ciğerlerimde pıhtılaşan da seninle aynı adda
Deniyorum, hep öykündüğüm ve yapışkan bir çöl ağzında
Soğukluğun da aynı artık bir çöl gecesi kıvamında
Yelkovandan çıkan en son ses ve çok sinir bozucu mu hala?
Derdi şair; "ve izmit’le ve fargo’yla ve horasan’la"
Unutulan imla hatalarına binaen, korkmuyormuş gibiydim ya
Bir kere daha cehenneme gelirsek, Güney'e gidelim
Her şehrin terminali masum değilmiş, çocuktum öğrendim
Büyüdüm, sana anlatmak isterken daha iyi ağladım
Zamanın bize kurduğu çalar saati duymadık
Neler çaldığını anladık yine aynı zamanla
29 Temmuz 2015 Çarşamba
UNUTULAN DİAZEM
25 Temmuz 2015 Cumartesi
NEON
Neon gazlarını eskiten ara sokakta bir ardı
Üstelik ben de sikliyordum insanları Beckett geç kalmıştı
Soğuk ne kadar özlenirse o kadar yazdım olanları aklıma
Ben bir budalanın sarhoşluğunda koşturdum
Sonranın tiksinti verdiği bir ana eğilip ama koydum
Ama.
Kudüslen bir bildim sevdayı delindi böğrüm
Kuş kanattı kanatlandıkça sonradan irkildim
Yakarca sen hiç otobüs bekledin mi ömründe?
Kristal sana ne anlatır yağmurlu bir günde?
Ben çok bekledim.
Yılkı nüktedan bir dirayetle bozkıra geçen
Alargada pas tutan bir söylemdin âh ki sen
Herkesin bildiği kimsenin kutsal bir kitapta aramadığı
Eksik bir evrak gibi saplandım vakte ve sana
Durmadan davrandım, tutukluk yaptı yol
Paraşütsüz atlayınca, kaldırımdan inmek kolay geliyor
Uyan İgor, seni anlamaya geldim
Bahçende ne garip isimde köpekler var
Algını vergiye bağlatmanı sana madem kimse söylemedi
Olanları kafaya takmayacak kadar sarhoş ol
Bazen aynadan taşanlar bile onlar biraz
Bazı kadınlarla da reçetesiz birlikte olma ya da ol
Sabaha çok yakındı ve serildi ezan, utanmasam
Âh utanmasam ağlayacaktım Rabbim
Ben sizi hissedince biraz ağlak olurum
Üstelik sigara da içemem siz varken aklımda
Çocukluk ne kadar temiz bir kelime
Bense kaybettim, kanıma girenin rahvanlığında
Tutkal gibi elde edilmenin karmaşıklığı
Ve seviştiğim bazı kadınların plastikleşen tavırları
Saat altı ve hava karardı
Geri kalan her şey biraz sabırdı.
Ali Özmen.
ARLET'İN ÖLÜMÜNE AĞIT
Uzun sololu bir soluk tecrübesidir; hayat
Pres de yok üstelik bu hayvanlar paradoks
Ben diyorum ağrıyor kalbim, sen ararat
Kolektif mukadderat, kolonik zanaat
Batıyor artık kalbimdeki botoks, rahat!
Savaş yalanı bitiyorsa, sınırlara hara kiri
Otur, elinin barutuyla gütme artık kini
Hocalı’dan konuşunca ağlıyor hattat
Konjonktür gecekondu yanıyor semazen
Gözlerimde gezegendeki son kondüktör
Soruyor biletimi, duymamış gibi neyzen
Kopuyor kompartıman, batıyor armatör
Bir kız sevdim babası Ermeni, annesi Kürt
Yazdırmaktan korkmuşlar Ermenice adını
Söylemişti, unuttuğum yerlerimde nefret kült
Aşk, siliyor faşist talanı,
Soğurdum ondan sonra kalbimin mor tadını.
Ali Özmen.
ANKA’NIN YANIŞI
Şimdi çıkıyorum konturpiye aklımdan
Yol gidiyorum akşam oluyor
Akşam oluyor ben hala yol gidiyorum
Yol senin kıvrımlarında, yol beni büklüm büklüm
Yol sen olmanın sağanağında
Uyan titanyum
Ya da daha havalı ekseri başka bir element
Nagazaki uyan!
Kahvaltı etmenin hükmü zamana direniyor tebessüm söyleminde
Ben çok daha gaddar
Ben çok daha sevgili
Vaktin sigarasızlık zemheri
Çocukluk bitti!
Gerilen kaç poligon daha var?
Olmanın mastürbasyonunda
Ah kodes ağlıyor, yapamadıklarımda
Bir şair olmanın verdiği şirk
İlk kez ölmenin kıvamında
Affet!
Sense şiir olmanın sonsuzluğunda
Affet!
Son hür kuşmuş gibi edalanan
Ahuların, bizatihi karışmak istedikleri suçları örten
Adamlara binaen saçlarını kestirmediği
Bir cenneti kim ne yapsın?
Dolunay, dolunay
Saklanmasana!
İgor’u ağlatacak kadar ne yaptın?
Tıynetinden gelen öksüzlüğü ve öksüzlüğünden çıkardığı
Bir harf vardı.
Namluyu sürdüm, toprak kurak
Dönen aklım revolver
Bana ellerini ver
Bana ellerini ver
Hayat belki de her şey bitince güzel
Bana ellerinden bir mevsim yarat
Simya ilminden düşen bir âşık kalsın saçlarının kırıklarında
Ve bakır daha iyi iletsin
Aklımla kalbimin sende ölümsüzleştiğini!
-Günah budur!
Ali Özmen.
24 Temmuz 2015 Cuma
GARDAKİ SON ÜÇ SİGARA
Üç sigaram kaldı gecenin ortasında;Katolikler uyanın!Ruhum kilisenin bahçesinde ve ben daimMüslümanlıktan bahsettim.Ateşi hortluyorken kaç kişi şiir yazabilir?Viyana ne demek Bağdat ne demekEl yordamıyla anlamak için bir sigara daha yaktım.Ağlamak bizi tanrısallaştıran bir acziyet kiŞirk ne kadar da inmiş sokaklara!Bir insan olduğum için ilk defa korkuyorumKaç maymun, maymun olduğu için korkmuşturGünün birinde?Sorular beni hep aynı çıkmaza çıkarsa da babam,Benim babam, adam.Ama nedense onun aklında ben hiç adam olamamNinova’dan bahsettim bir günEllerim kana kana içiyordum yine sigaraÜstelik bu son sigara,Baba beni uyarsanaCiğerlerim Allah rengine kavuşmadanBiraz daha içme diye bağır bana babaSen de üzülüyorsun bendeNeden ayrı ayrı üzülüyoruz?Artık kimse bir tiren düşlemiyor kiKondüktör çocuk aklıma sığmasın!Biletsiz binilecek tirenler kadar cesur olamadık,Kalkıp gidelim usulca.Ellerimi saksılara gömmek istediğim çağı kapattı hüzünEksik kalır mı?Başka bir çağı başlattı hüzün.Kime nasıl anlatayım çaresizliğimin kıvamını?İsyan etsem olmuyor,Kalbime saplanan bir ok kadar sahisinEtmesem o oku çıkartmak kadar imkânsız yaşamakBenim küçük aklımdaŞimdi nasıl ağlasın ilmine budanmamış bir nefesVe her insan bir nebze peygamberse eğerVe bundan haberleri yoksaBu mavi gecenin atardamarlarımda işi ne?“Nereye bu, bileti önceden dağıtılan yolculuk? Aklım sussun şimdi sen söyle.”
Ali Özmen.
ŞAMAN VE ZAMAN
Babanı kaybedersen, sigaranın tadını da kaybedersinBu Semerkand kadar gerçek!Sonrası sadece bağımlılıkSıvaların dökülse keşke günün birindeDerinin altından güzel şiirler belirecek gibiGüzel bakıyorsun.Bozkır sensiz ne yapar?Atlar başıboş atlarİşte kanım öyle durmaz damardaBir efsane daha bitiverecekmiş gibi topraktaVe ben toprağa uzanacakmışım gibiMezarsa dapdarŞamanın elinde bir zamanZaman senin hüznüne bakarGörür gözüm görmez gayrıUyansam da uyaramamGökler bundan dolaylanır durur başımdaKimse şiir okuyacak kadar oldu muydu karanlıklaraYılkıysa sonsuz bir ufuktaGözlerin zamansız, amansız ve kutsal bir savaştaNehrin kıyısına kurulan şehirler kadar çokGöynüm kaybeder her bakışta…
Ali Özmen.
NİYETSİZCE AĞLADIĞINDA
İçimde devrilecek, devredilebilecek bir heykelBu devrimler Tarık Ali’yi haklı çıkarıyorsa eğerNietzsche ağladığında da senin yanında olmalıydımBunlar ki ağır saatler fiziksel devinimlerBabam ağladığımı görmesin diyeymiş perdelerSigaradan sararması beni ele verir mi dersin?Kollarım kan revan, kollarım ben seni beklerkenNe geceye uymak ayıp ne de sana bakmak gelirkenİçimdeki kanı ve her anı kuşkusuz kaybediyorumÜstelik ben kimyasal olarak sena da kalbediyorumAnlamıyorsun, gidiyorsun madem kollarım diyorumKollarım seni hiç affetmeyecekler!Muhalifler artık bekleyemezmiş Seattle’da sönen meşaleyiBunlar, beni üzen her şey gibi senin uykunu getiriyorBeni sana getirmeyen bir otobüsün tekerine işiyorumBüyük bir meleğin kanadına ilişip oraya senin adını işliyorumOrospu bir acının ortasında sana yazılan bir kitabı dişliyorumEvet, geciktin!
BARİKAT
Seninle İstiklal Caddesi’nde yürümeyi anlatacaktım bir şiirdeSonra İstiklal Caddesi’ni yıktı kalabalıklarEn kötüsü de bileti neden iptal ettiğimi soran görevliyeAnlatamamak, şehrin girişindeki polis barikatını…
Ali Özmen.