8 Temmuz 2015 Çarşamba

ANTRAKT

Sanki hep o unuttuğum dizeyi hatırlamak için yaşıyorum
Dünya tersine dönüyor ben kadraja girmeye çalıştıkça
Şehirden söktüğüm ciğerlerimi babama eklemek istiyorum
Beyazıt-ı Bestami’yi özlüyor oluyorum memleketimden uzakta
Ne hikmetse, karşıma birkaç sahabe çıkacak gibi oluyor
Bir kavşağın ortasında sigara içiyorum ve blues dinliyorum
Korkuyor oluyorum ekledikçe fayrap kaybedişlerimi
Bileğimdeki bene ve anneme, en çok anneme
Bu daha hiçbir şey, her şeyse çok güzel olacak demek istiyorum
Üstelik neredeyse her şey olup bitmişken, inanacak oluyorum

Sevgilim, ağzım bozuk bir yol çalışması ve taşeron firma çok umarsız
Aksattıkça ruhumun engebeli arazisini, dağ oluyor
Ve dağ genelde üzüyor, böylece sortiler alnından vuruluyor
Aklımda, ilkokulda unuttuğum bir mukavva duruyor
Hep yanlış kestiğim, taş sayfalar sana kanıyor
Belki bilmezsin mevzilerden ve mavzerlerden bahsetmek
Seninle oturup çay içtiğim çekyata ihanet etmek demek
Çünkü Aramice öğrenme isteğim çok zamansız

Halıya basmanın verdiği yersiz haz doğuyor pencereme
Ara sıra balkon yıkıyorum, artık pazarlarda kuş satmıyorlar
Bir kafesimin olmaması sence de çok güzel değil mi?
Kıvrımlarından viraja meyleden keskin siyah sol zapt
Antraktta üzeri dantel örtülü sürahinin sabrı taş
Ve bu yüzden kam ağacından bir taht,
Korkuyorum
Kanım kırık, mesafenin eğiminden
Hep bir planın var oysa, halatı saklarsan çekmecende
Uzun renkli ve önü küt kesilmiş bir akşamsefası, küllüğümde
Bir çiçek kopartmaktan bahsediyorsun, çekyatım işlevinden korkuyor
Bahsetmiştim,
Alttan aldığım derslerin maliyetine sığmıyor bir ayda içtiğim sigara
Üzülüyor oluyorum, tren sekse penceremden,
Kondüktör demekten hep bir haz duyuyorum.

Ali Özmen.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder