27 Mayıs 2019 Pazartesi

CALLİSTO


Sabahın perdesizliğiyle yoğrulur
Elleri ki yarı açık cezaevinde avlu
"Kavgadır olur" diye incitilen tüm coğrafyaların
Eğreti bir iklimin
Hiç bir zaman kadirşinas olamamış beşeriyetinde
Kalpazanlara kaptırdığı ruhunun kalıbıyla
Ortalarda dolaşıp, bu benim demenin yollarını arayan
Beş parasız, beş çocuklu kırk beş yaşında bir baba
Eve girişiyle çıkışı hep tebessüm saatlerinden uzak
Bir şair gördü bunu, bir sancı gibi başladı zaman
Sarıldı kurşuni gökyüzüne
Karar verdi, anlatacak!
Savaşın sevgilisi Mezopotamya yeniden unutacak!
Büyük Tufan yeniden kopacak!


Uyan ilk gemiyi yapan, uyan oduncu, baytar uyan
Ve kötülük diye anılan!
Artık çok uzakta bir söylencesin
Kocadın!
Ardında belirenler ne fena
Ne büyük işler açtın başımıza!
Sen bile çok ağladın.

Öyle bir an oldu ki bir şiire başlamak lazım geldi
Ve bilhassa biraz da çarpıcı olsun diye
"Plütonyum" dedi!
"Element misin nesin?
Neredesin?"
Torino atına binen herkesin bildiği bir sır gibiydi bu
Delirmemek ve çağa direnmek
Karıncayı aksatmayan aynaların yalanları
Bayramlarda vefa tutanağı, toprak günü
Aslında camdan bakacak olsam çoktan yenildim
Bir ya da bin artık farketmez
Tüm bu talan, anlatı ve yanan alev boşuna
Ki Meryem şaşkınlığı ile
Sabahı haber alan kuşların
Muhabbeti şöyle dursun
Tüm bunları göremeyen o zaman musrifi
Plütonyum ile şiire başlama acziyetiyle kıvranıp
Annesini yazmadığı her dizeye nakşetmişti
Elleri ortadan kaldıran acı zapt edilmezse
Yeni bir peygamber umacak başını yerden kaldıramayanlar
İşte bizim küfrümüz budur öyleyse
Budur zalim oluşumuz
Revolver, kılıç ve balta
Bunlara binaen gökyüzünde Kalista
Kusmak için bekleyen onca kasta
-"ve zaman akışta"-

Kalemim kırık;
Savrulup gideceğiz
Gitmek, güzel olan kısmı değil
Güvenilen yanı
Savrulmak bir kaç milyon yorgunluğa denk gelecek
Dünyanın söyleyecek bir şeyi kalmamış
Sabahları pencereler aralanır
Tül perdelerin uçuşurken söylediklerinden
Kırılmak,
ayıp sayılır...



Ali Özmen.