16 Mayıs 2012 Çarşamba
Kaybettiğim Muştam ve Sen
Bir siyah renk darıldı hiç bilmediğim şehirlerin telefon görüşmelerinde
Seni özledim diyordu, beni babam bile özlemiyordu bu aralar
Bir gece bir otel odasının sessizliğine eğilip yavaşça yağıyordu
Tam o sırada sokaktan geçen tüyleri sokağın bakımsızlığına hiç yakışmayan
Belki de hiç kimseyi koşturamayan avare bir köpeğin çıkardığı soluk sesi
Arkadaşlar gidiyordu, arkadaşlar geliyordu
Sanki hiç bitmeyecekti bu
Biraz da cinselliği andırıyordu
Ne kadar uzun gidip gelirsen, gidip gelirse sevdiklerin
Başka çaresi yok gibiydi biraz da adamdık ya hani yakışmıyordu kaybetmek
Sonra dehlizler içinde kaybolan anahtarlar
Tıpkı ilk aşklar gibi söylenemeyen
Gitme diyemeyecek kadar çocuktuk ya hani
Birden bire ortaya çıkan kadınlar bizlere adamlığımızı hatırlatan
Belki de unutturan gururumuzu
Oysa en başta ne güzeldi onu unutmak
Unutmanın bile güzel olduğu memleketler bildim ben
Sonra hiç unutamadığım evlerin yanından geçtim hep
Sizler hediyelerinizi hatta anılarınızı pahalı ve küçük kutulara sığdırmaya çalışırken
Ben şehrin meydanlarına sığdıramıyordum, boş sokaklar ve ışığı hala sönmeyen o evin önünden
Geçerken hissediyordum Dünya asla geriye dönmüyordu
Öyle demişlerdi bize küçükken
"Dünya dönüyor aslanım, Dünya dönüyor umudunu kaybetme"
Ama nereye dönüyor söylemedi hiç kimse
O gözler yine ardına dönüp bir kez olsun bana bakabiliyor mu?
Annem geriye dönebiliyor mu?
Dünya ne zaman ve nereye dönüyor?
Hepsi bir muallak tek gerçek var Dünya geriye dönmüyordu
Bir kadın vardı yol boyunca aklımdan çıkmayan
Sadece yola çıktığım zaman aklıma boca olunan hisleri
Sindiremiyordum belki de
Yola çıkmak ve onun arasında büyük bir bağ olmalıydı
Oysa bir kez olsun sevişememiştik
Yol bitmiyordu, aklım karışacak gibi
Yol bitince her şey bitmiş oluyordu
Uzak memleketler bildim ben
Gözyaşlarına hiç dayanamadığım bir teni, tenimde
Yakarken hissettim bunu
Çok uzak hayalleri yaşadım hoyratça
Bir gün uyanıp kahvaltı masasından düşecek gibi oldum
Düşmedim
Kahvaltı masasından düşseydim eğer
Boşa yaşamış sayardım kendimi
Çünkü hiç kahvaltı edemedik seninle
Oradan düşseydim gerçekten
Birlikte oturamadığımız tüm masalara binaen
Apartman ormanlarının arasında kaybedecektim kelimelerimi
Bir daha okunmayacak hale gelecekti cümlelerim ki fazla uzak sayılmam
Olsun
Bilmediğim bir şehrin göğsünde unuttuğum
Hiç bilmediğim bir parçamsın sen
İstediğin kadar küfret istersen...
Ali Özmen.