20 Eylül 2012 Perşembe

Sana Yazılan Saatler*



Ben;
Adını taç yapmış bir çiçekten kopardım seni
Üstelik tüm yaprakları tutarsız hüzünlere
Geç saatlere ve herhangi bir aşktan uzak
Soyka kelimesinin anlamını bilmeyenlere adanmış

Senden;
Gidiyor olmanın buğusunu gözlerimden sildim
Kafamın içindeki tüm kadınları sildiğim gibi
Ansızın odamın içinde beliren bir şiir gibi
Çekindim seni üzmekten,
Adını hep baş harfim bildim
Bilmediğim şehirlerin ayazına direndim

Kayboldum;
Mesela bir gün Eskişehir otogarında unutuldum
Çok sevdiğim bir film tarafından
Ankara Gar’ının o puslu havasını Sincan’da anladım

Çok geçti;
Belki mevsimlerdir tahayyülünü eksik kurduğum
Kurmakla meşhur olduğum terk edişleri
Bir tek sende unuttuğum gerçeğini sıyırdım dilimden
Tenim diyemiyorum çok eksildi o gece
Gizlice çıkıp gittiğim şehirlerden utandım
Belki de aynı şeyleri yaşattığım kaç beden vardı?

Gece bile bitmişti;
Adını koyamıyorum artık hiçbir karakterimin
Öncesinde sen üzülme, kıskanma diye
Şimdi ise her saniye aklıma pusu kuran
Gözlerine, bir çift söz
Boğazımdan bilincime, düğümleniyor diye

Penceremin buğusundan;
Bir kış ıslanıyordu, eskiden tıpkı gözlerim
Ben verdiğim sözleri tutmakla,
Terörün kol gezdiği topraklara
Bir umut gibi yeşerdim aynada
Sen yine kalbimin meydanında
Sinsice infilak ettin

Gözlerine yakın;
Herhangi bir kaldırım kadar
Bekledim gelip sökmelerini
Bedenimden seni

Beni bedenimden ayıran;
Sahnenin ortasından atlayacaktım
Düşecek gibi oldum, eğer düşseydim
Bunu bir daha asla yapmayacaktım
Obsesif bir kadının küfür ettiği o an
Bastığı çizgiler kadar
Manik haline gelen kayboluşları
Kuruyan gözyaşları

Sanki sözlerindi;
Saatin bu kadar geç olmasına sebep
Arka sıralarda bekliyordum ben hep
Bir kuyruğun anlamını ikiye bölen
Ardı sıra bir plasebo etkisinin
Hep bekleyeceğim yalanından ziyade
Kalbimin bir odası artık hep senin.


Ali Özmen.

Ben, senden kayboldum
Çok geçti, gece bile bitmişti
Penceremin buğusundan
Gözlerine yakın
Beni bedenimden ayıran
Sanki sözlerindi.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder