Küçük
orospu, büyük orospudan daha değerlidir. Bunu benden başka kimse size söylemez.
Ben, bir tükenmez kalemin içine sıkışmış, düşünebilen, konuşabilen ve hatta
küfredebilen basit bir virüsten fazlası değilim. Sıvıyım, mürekkebim. Esmer bir
kadının ellerindeyim. Aslında onun ruhuna akmak isterdim. Belki biraz da
vücuduna, hatta yanaklarından, dudaklarına süzülmek isterdim. Bir sonraki
noktayı, popüler kültüre küfredip, popüler kültürün dansözü olmak isteyen piç
kurularına koyuyorum. Dans edin piç kuruları, çünkü değerlerinizle çok
basitsiniz.
Kadının
ellerinde ısınmaktan bildiğim daha iyi bir şey varsa onun ellerine akmak. Ahmak
bir adam olduğumu biliyorum ama bazen kendini durdurmak imkânsızdır. Onun
ellerine akıyorum, derisine işliyorum ve bazen kadın, parmağını isteyerek ya da
istemeyerek kâğıda bastırıyor. Parmak izine kuruyabilirim. Keşke bedenim ona
yazılmış, ucu yanık bir mektup olsaydı. Kimin yazdığı sikimde değil. Bana nasıl
baktığı önemli. Bir sonraki virgülü, tüm mektup yazan insanlara bir tebessüm
eşliğinde koyuyorum.
Benim
mürekkebim ile saçma sapan, yeni bir din yazılabilirdi. Yeni bir şarkı, yeni
bir şiir, yeni bir yasa hatta yeni bir roman bile yazılabilirdi. Eğer kalemi
tutan ben olsaydım. Ama bu kadın beni sadece imzası için kullanıyor. Onu yine
de çok seviyorum. Bazen aşk denilen bok bu kadar anlamsız olabiliyor. O beni
sadece kendisi için kullanıyor ama ben onu seviyorum. Bir sonraki ünlemi,
kendisine aşık olan bir adamı kullanan tüm kaltaklara koyuyorum, beni tutan
hariç!
Duygusuz bir
adam olsaydım diyorum bazen, duymasaydım bazı şeyleri hatta insanlara bu kadar
tebessüm etmeseydim. Şu anda kalem benim ellerimde olsa başka bir hikâye
yazardım. Bir de Allah’ı düşünün. Milyarlarca hikâyeyi usanmadan yazmış. Kimi kötü,
kimi iğrenç derecede güzel, peki ya hiç yazmasaydı? Ben bir insan olsaydım hiç
yazılmamayı, en kötü hikâyeye tercih ederdim. Ama yine de çok pişman sayılmam. Âşık
olduğum bir kadının ellerinde, bir kalemin içindeki mürekkebim. Bana, “adına
bakma, sen de tükeneceksin” diyenleri anlamıyorum. Bir sonraki noktalı virgülü
bana tükeneceksin diyen orospu çocuklarına koyuyorum; ben tükenmez bir kalemim!
Bu bir
başkaldırıdan çok daha fazlası, bir tepkinin temel harcı, bir şarkının
başladığı andır. Nefesinizi tutup arkanıza yaslanın ve dünya denilen sahnede ne
kadar porno yıldızı olabileceğini tahmin edin. İnanın tahmin ettiğinizden çok
daha fazla… Bir sonraki boşluğu ruhuma bırakıyorum.
A-Bak yeni
bir fotoğraf makinesi aldım.
B-İçinde bir
resmimiz olmalı.
A-İçinde son
bir resmimiz olmalı!
B-Şu saçma
imalarından vazgeç, kafanın içindeki tümör geçecek, iyileşeceksin.
A-Ya
iyileşecek kadar vaktim yoksa?
B-Yeter
artık şu an konuşmak istemiyorum, sadece ikimizin içinde olduğu bir fotoğraf
çekilmek istiyorum.
A-Hadi, bir fotoğraflık
özlem çekiyoruz;
B-Seni hep
seveceğim.
A-“Neden
ölene kadar” demedin?
B-Anlamadım.
A-Hani
klasiktir, “seni ölene kadar seveceğim” derler, sen neden öyle demedin?
B-Ben seni
hep seveceğim ve çok uzun zaman ölmeyeceksin.
A- Ben çok
kısa bir süre sonra öleceğim, buna hazır ol.
B-Ne zaman
büyüyeceksin?
A-Öldüğüm
zaman.
B-Öleceğinden
artık gülerek bahsediyorsun.
A-Haklısın, intihar
ederken biraz tebessüm bizi hep küçük kılar. Yaşlandığı belli olmasın diye
yüzüne saçma sapan şeyleri süren bendim zaten!
B-Şu
boynundakini biraz daha sık ve mümkünse bir aptal gibi gülmeyi de bırak.
A-Böyle iyi
mi?
B- Aslında
yanımda olduğun sürece, böyle iyi…
A-Bakayım, kalemin
güzelmiş.
Ali Özmen.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder