-TELEFON GÖRÜŞMESİ-
Bitmek üzere
olan sigarayı yere attığı anda cebinden bir sigara daha çıkardı. Yaklaşık bir
saattir yürümenin yanında artık hiç bir şey hissetmiyor gibiydi, yorgunluğu ve
uykusuzluğu hatta vücudunu hissetmiyordu. Tam sigarayı yakacağı sırada,
burnundan akan sıvıyı refleks olarak elinin dış kısmıyla sildi. Sigarasını
tekrar yakmayı denerken burnuna dolan sıvıyı tekrar hissetti. O an gözü, elinin
dış kısmındaki kırmızı sıvıya takıldı. Burnu kanıyordu. Burnu hep kanıyordu
artık buna alışmıştı ancak son bir haftadır bu çok sık oluyordu. Cebinden,
kurumuş kan lekesinden rengi belli olmayan mendilini çıkardı ve burnunu sildi.
Artık eve dönmeliydi. Diğer cebinden telefonunu çıkardı, unutmadığı tek telefon
numarasını tuşladı. Karşıdaki telefon çaldığı sırada çıkan o sesi sonsuza kadar
devam edecekmiş gibi dinliyordu. Sanki sonsuza kadar devam etse usanmadan
dinleyecekti. Bu sırada burnundaki mendili unutmuştu ve sigarasını tekrar
yakmak istedi. Sigarasız kaldığı çok zaman olduğunu fakat elindeki sigarayı
yakmak için ilk defa bu kadar çaba harcadığını düşündü bir an. Burnundaki
mendili çıkardı ve çöpe attı. Sigarasını yaktı, çektiği ilk nefeste ona uçurum
olan, uçurumu andıran o sesi duydu. “Alo” diyordu. Burnundan ağzına süzülen kan
ve kanın, ona çok şey hatırlatan tadından dolayı bir süre konuşamadı. Yeni
kullanmaya başladığı numara yüzünden karşısındaki onu tanıyamazdı. Diliyle
dudaklarındaki kanı sıyırıp yere tükürdü ve konuşmaya çalıştı;
A-Destina.
B-Evet
benim. Siz kimsiniz?
A-Sana olan
nefretimi eksiltmemeye çalışıyorum.
B-Neden bu
kadar bekledin piç kurusu?
A-Gururumu
tekrar yendim.
B-Senin
gururunun amına koyayım. Son aradığında fark etmiştim geç arayacağını ama bu
kez çok fazla oldu. Merhaba salak, seni çok özledim.
A-“Merhaba
salak”, bu iki kelimeyi özlemişim.
B-Beni
özleme zaten.
A-Neden
bilmiyorum ama en zor zamanımda, en yalnız kaldığım zamanda seni arıyorum.
Sevgilimi arayabilirim. Onlarca dostum var onlarla dertleşebilirim. Yanına
gidersem annem de dinler beni ama ben seni arıyorum. Neden?
B-Hala
aynısın. Ben de öyleyim. Bana olan nefretin ne zaman geçer? Bir zamanı var mı
bekleyebileceğim?
A-Sen beni
bekleme.
B-Bazen
aklıma geliyorsun sana çok küfrediyorum. Etrafta hiçbir izin yokken bunu nasıl
başarıyorsun?
A-Soru cevap
yapmaya devam edeceksek telefonla görüşme hakkımı falan kullanmak istiyorum.
B-Esprilerine
sokayım Ali, neden bu kadar geç hatırlıyorsun beni? Ben sana hala bir adım
uzaktayken sen neden artık ayda yılda bir telefon görüşmesine sığdırıyorsun
beni? Senden de özleminden de hatta nefretinden de bıkmayacağım piç kurusu.
Seni seviyorum.
A-Belki de
sadece egomu tatmin etmek için arıyorum seni.
B-Sen beni
özlüyorsun. Hem de kendine bile söyleyemeyeceğin kadar.
A-Özlesem ne
değişecek ki bu saatte.
B-Sen
istedikten sonra her şey değişir.
A-Neden hep
geç saatlerde konuşuyoruz? Erotik bir muhabbetimiz de yok gece yarısından önce
çok nadir konuşmuşuzdur.
B-Aradığımda
açmamanla alakalı olabilir mi? Aylarca senden tek bir haber almadan beklediğimi
biliyor musun?
A-Yeter.
Artık soru yok. Ben senden nefret ediyorum.
B-Neden
lütfen söyle neden?
A-Bilmiyorum.
En son neden nefret etmiştim?
B-Her
aradığında başka bir şeyden dolayı benden nefret ettiğini söylüyorsun ve sonra
bu gereksiz şeyleri unutuyorsun.
A-O yüzden
diyorum ya, tek yapmaya çalıştığım sana olan nefretimi taze tutmak.
B-Yapma Ali,
lütfen artık yapma bana bunu.
A-Seni
özledim.
B-Sigaraya
tekrar mı başladın sen?
A-Nereden
anladın?
B-Ben aptal
mıyım? Hayvan gibi ciğerlerine çekiyorsun dumanı…
…
Telefonu
kapatıp cebine koydu. Hiçbir şey düşünmüyordu. Telefonu neden yüzüne kapattı,
bilmiyordu. Telefonu kapattıktan sonra onun ne söylediğini hiç düşünmedi. Kan
kokusundan nefret ediyordu ve sanki tüm şehir kan kokuyordu.
Ali Özmen. // Soyka //
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder