29 Ekim 2017 Pazar

CANTABILE, REQUIEM



Herkesin bildiği asla kutsal kitaplarda aramadığı
Yaprakları savuran rüzgârın adıyla tutan sanrı
Delirerek tutuşan rahvan atın adımlarıyla
Çukur, sığ derinliğinden utanacak
Hep “söylemiştim” diye sessizce
Kızıl gün doğuyordu muallâk bir hezeyana
Bulutların ulaşacağı yerler çoktan belliydi
Sigarasını ocaktan yakacağını biliyordum mesela
Bir kadının tam da bu saatlerde mutfakta

Velhasıl böyle olmayacak olsa şiir kurulmazdı vakte
Rüzgâr sokak aralarındaki debisini düşürür
At daha yola çıkmadan huzursuzlanırdı şehre
Bir çiçek, bir çiçek daha bahçeden sökülür
Bahçıvan söylenir;
“Saksıların sirklerden ne farkı var?”

Zamanın bordasında toplayıp herkesi
Okyanusların renksiz olduğundan bahsettim
Aynı günün dönümünde, kutsal kitaplar okudum
Sevgili Lou, seni aradığım hiçbir yerde bulamadım
Bu yolculuk her zaman olduğu gibi
Bir atın dizginleriyle alakalı
Herkesin bildiği asla kutsal kitaplarda aramadığı


Ali Özmen.



“Ölüm varken ben yokum, ben varken ölüm yok. 
O halde üzülecek ne var?”


Epikuros



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder