Değmedi tenine henüz bir gezegenSürünerek çıktığı tüneli anımsadıYaralarını sayamıyordu artık, onlardan dahi uzaktıOturdu öylece yakamoza aldanmadanVe düşerken yazdığı bir şiiri anımsadıHenüz tutmadığı ellerindenBilhassa yasaklı Cumhuriyet şairlerindenSidik yarışından usandığı her anın çalımındanAntrenmanda vasatlığımı yüzüme vuran Bulgar hocadanDan, dan ve danGüzel bir kadından hoşlanır gibi bakıyordu silahlaraRuhunun kazan dairesinde yaktıklarından anlaşılıyordu buMevsimler gibi o da değişiyorduBir sahaf kokusunu sakladı çantasına Orhan Veli’denUzandıkça kök salan çimlerine bakakaldıBir akşam vakti tüm olup biten onun yüzünden gibiydiYüzü öyle karmaşık ve güzelYüzü İzmir kadar keyfe kederSakladığı tüm ayrıntılarda kaybolacak olduHep bir yere yetişecekmiş telaşı bu yüzdenDeğmedi tenine henüz bir gezegenElinden geldiği kadarıyla dağlıyordu manzarayıBir yangın merdiveni edasıyla mecburduFrekansı buluncaya dek kesti bileklerini gökyüzününÇokça yağmur yağdı balkonuna hüznününYetiştirdiği tüm saksıların nefretiydinSen, muğlak vagonlu rahvan bir trenTam dört kırkta düdük çalarak geçtin şehirdenHerkes biliyordu hep vakitsizdin ezeldenMevsimler gibi değişmiyordun senAli Özmen.

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder